23 Şubat 2012 Perşembe

ödev :)

Artık okullar başladı ve bende yoğun bir tempoyla okula başladım.Bu dönem stajımız da var iş, okul staj ve çeşitli katıldığım ve katılacağım sosyal etkinliklerle bu yılıda tamamlayacağım inşallah. Şimdi ise bilgisayar öğretmenimin bana verdiği ödevi burada yapmaya karar verdim hem uzun zamandır blog yazmıyorum dedim hemde ödev aradan çıkar dedim umarım iyi yapmışımdır :) Bu blogumda size yaşadığım yerden bahsetek istiyorum. Şuan her ne kadar Çanakkale'de yaşasam da ben size köyümü anlatacağım. burası Çanakkale'ye bağlı küçük bir köy.93 harbi olarak bilinen 1886 yılında Osmanlı-Rusya savaşından sonra Bulgaristandan göç etmiş dedelerimizin dedeleri. Babannem, anneannem ve genellikle yaşlı kesim hala göçmeden önce kullandıkları dili kullanıyorlar.Tabikii türkçeyide biliyorlar bunuda söylemeden geçeçeğim.Bende her ne kadar bulgarcaya dilim dönmesede konuşulan ortamda canım sıkılmaz, anlarım konuşulanları. Resmi kurum olarak okulu, camisi ve birde sağlık ocağı bulunmaktadır. Okulda sekiz yıllık bir eğitim verilmektedir ve öğretmen olarak kadrosu tam şimdilik.Camimizde iki hoca bulunmaktadır. Sağlık ocağındada bir ebemiz bulunmaktadır. Ekonomik olarak temel geçim kaynağı tarım ve haynavcılık. internetten öğrendiğim kadarıyla günlük 7-8 ton süt üretimi yapılmaktaymış.Burada hava şarkları hakikaten zor. Musluk sularının donduğunu, yolların kapandığını bizzat kendim bilirim. Genç kesimin hepsi okumakta ve okuyanlarında çoğu başarılıdır. Eğitime çok önem verilir herkes çoçuğu ile özel olarak ilgilenir.Her yıl mayısın ilk haftası köy hayırı yapılır. Bu köy hayırına çevre köylerden de gelirler ve hep beraber yemek yeriz.

Köyümüzün otobüsünden bahsetmemek olmasss :) lise haliyle bulunmadığı için çevre ilçelere taşımalı eğitim şeklinde öğrenciler taşınıyor. otobüsün markası safir söylemek istedim bunuda :)
Düğünlerde kına gecelerinde dallı denilen kıyafetler giyilmektedir. Bu dallılar insan elinde işlenmekte ve yaklaşık 2 yılda yapılmaktadır.
Burasıda sağlık ocağımızın arkadan olan bir fotosu. Buarada köy otobüsümüzde köy meydanında buradan da gözüktüğü gibi :)
köyümüze özgü bir yemektende bahsetmeden geçemeyeceğim. Kaçamaktır adı yemeğin. Pekmezle güzel bir tad olur gerçekten. Uzun uzun tarifini yazmak isterdim ama tam olarak bende bimiyorum inanın :)

umarım beğenirsiniz yazımı..
 saygılarımla..

18 Şubat 2012 Cumartesi

sevgililer günü :)



Sevgililer günü ayın on üçüne kadar bana göre saçmaydı.Ama artık…
 Hikayeyi biliyorsunuzdur  eski Romaya kadar uzanıyor bu hikayenim başlangıcı. Eski romada 14 şubat tatil olurdu ve 15 şubatta Lupercalia Bayramın başlangıcıydı. Lupercalia bayramının arife gününde Romalı genç kızlar isimlerini yazıp bir kovanoza atarlardı. Ve Romalı gençlerde bu kavanozun içinden bir kağıt seçerler, hangi kızın ismi yazarsa o kızla bayram boyunca birlikte olurlardı. Daha sonra birbirine uygun olduğunu hisseden gençler bayram sonrasında münasebetlerini sürdürürler ve evliliğe kadar gider bu süreç.
O dönemde İmparator 2. Claudius kendi katı kurallarına göre ülkeyi yöneten bir hükümdarmış. En büyük sorunu da orduda asker bulamamaktır. İmparatora göre bunun sebebi gençlerin evini, ailelerini bırakmak istememeleriydi ve bu yüzden tüm evlilik ve nişanları kaldırdı. Ama orada buluna peder gizli gizli insanları evlendirdi. Bunu duyan imparator da dönemin pederini öldürdü.( öldürülme tarihi günümüzde 14 şubat a denk geliyordu )…. Eeee işte hikaye budur. Benim okuduktan sonra ne yani dedim şimdi bu mudur olay. Hatta ben bu hikayeyi bilmediğim zamanlarda ekonomiye can vermek adına yapılan bir etkinlik zannederdim sevgililer gününü. Geçen sene sevgilimle birlikte zaman geçiremedim işimden dolayı. Bu sene her şeyi ayarladık benim ısrarımlaJ Ama sevgililer günün benim için anlamı yok, hikaye beni sarmadı ekonomiye de can vermeyeceğim dedim  ya hediye de almadım sevgilime. ( sonradan telefi ettim neyseki ). Ama merakta ediyorum sevgilim bana hediye aldımııı almadımııı sonuçta geçen sene aldık birbirimize hediye. Önceki günler sordum aldın mı almadın mı bak hediye aldıysan bende alacağım dedim almadım dedi uyuttu beni. Meğerse biricik sevgilim bana her ne kadar tek taş pırlanta beklesem de onu almamış olsa da benim için o kadar manevi değeri olan bir hediye almış ( hediyeyi söylemeyeyim nazar değdirmek istemem hediyeciğime ).  Bu arada kırmızı bir gül almayı da ihmal etmemiş aşkım benim. Daha sonra deniz kenarı,  güller , şarap bardağı  içinde kola, karamelli pasta ve en sonunda yağmur J yani anlayacağınız bu sevgililer gününü çok beğendim tekrar tekrar aşık oldum sevgilime.  Hediye almadığım için kendime kızdım ama neyseki telafi etmeme izin verdi aşkım J  yani diyeceğim şu ki artık benim için de sevgililer günü önemli ama benim için hep sevgililer günü J

5 Şubat 2012 Pazar

Filmlere Kısa Bir Bakış


Korku filmi sevmiyorum ben arkadaş. İzlemek istemiyorum gerilim filmlerini. Hele gece izlersem yüzde bir milyon rüyama girer o film örnekleri var ciddiyim. Ben gülmeyi seviyorum, komediyi seviyorum bide ağlamayı seviyorum tabiki. Ya ağlayacaksın bir filmde ya da güleceksin arkadaş. Gerim gerim gerilmeyeceksin.  Korkmayacaksın, rüyanda savaşmayacaksın, zarar veremeyecekler sana.  Buradan bahar ( kankiciğime  ) ‘ a sesleniyorum izlettirme bana korku filmi  kabul et beni böyle.  Açalım ramantik komedimizi bakalım keyfimize arkadaşım J  olamıyorum ben senin gibi korkuyorum anla beni J  ağlamayı da seviyorum, rahatladığımı hissediyorum.  Sanki ağlayınca  ders almış gibi hissediyorum kendimi veya öyle bir hisse kapılıyorum. Bana bir ders verdi gibi hissettiriyor kendileri bana. Zaten ağlamayı severim o yüzden de olsa gerek ki  ağlayınca seviyorum o filmi J korku filmlerini geçici hafızama alıyorum sanırım ki bir çoğunu hemen unutuyorum kusura bakmasınlar lütfen .Animasyon da açıkçası pek yaşıma uygun değil ama hiç izlemem de demiyorum J  Çok uzattım biliyorum okumaktan yorulmayın diye kısa kesiyorum J  
Saygılarımla…

4 Şubat 2012 Cumartesi

Gezmek Tozlanmak İstiyorum

Yorgunum ben ya. Tatil istiyorum. Ayın 11 de son sınavımı verdikten sonra İzmir e geldim nöbet tutmaya başladım ve hala tutuyorum. Yarında nöbetim var,  ertesi günde. Bu ay ayın 10 da gidiyorum artım Çanakkaleme.11 de ehliyet sınavım var ve ona hazırlanıyorum şu günlerde. Ve bu ay nöbetlerimi de bitiriyorum hayırlısıyla. Bir aksilik olmazsa mart a kadar da gelmeyeceğim İzmir e . Ama tatilim yine yok  L Cumartesi Pazar günlerini evde geçirip dinlenmekten bahsetmiyorum bazen insan farklı bir şehir görmek farklı yerlerde gezmek kafasını dinlemek ister yaa işte benim ona ihtiyacım var. Nette de takılmak istemiyorum, televizyonda izlemek istemiyorum. Gazetelerden takip etmek istiyorum gündemi.  Sabah uyanacağımı bilmek istemiyorum saat 12 ye kadar uyumak istiyorum.  Aklımı bir şeylerin kurcalamasını da istemiyorum. Kitap okumayı ihmal etmeyeyim istiyorum.  Bu aralar evrene pozitif mesaj yollayamıyorum bu durumdan çok şikayetçiyim ayrıca. Normalde çok pozitif bir insanım sıkıntılarım olsa da bunu karşımda ki insanlara yansıtmamayı severim. Sıkıntılarımı değil başımdan geçen komik olayları paylaşmayı severim ben, gezdiğim gördüğüm ,eğlendiğim yerleri anlatırım ama bu günlerde bir sıkıntı aldı beni bakalım nereye götürecek. Sanki her  sene soluğu farklı ilde alıyodun  diyoysanız önceden buna ihtiyaç duymuyordum cevabını vereceğim size.  Ben tatil planları yapmaya devam edeyim hayal kurmayı da sevenlerdenim ben nede olsa . Yazının sonunda yinede her şeye rağmen gülmek istedim J 

2 Şubat 2012 Perşembe

FATMİŞİME


Bugün sevgülü arkadaşımın doğum günüüü ,  bloglarım da ona da yer vermesem ayıp olur dedimmm fatmanur istedi diye değil tamaamen kendi rızam ile yazmaya başladım yazımı :) Fatma nur benim liseden çok yakın arkadaşım. Dört yıl lise dönemini birlikte okuduk. Son sınıfta dershaneye birlikte gittik öss ye birlikte hazırlandık. Ve öss ye aynı okulda hatta aynı sınıfta girdik. O benim çaprazım da kaldı yoksa arkalı önlü oturacaktık öss  sınavda J Daha sonra da üniversiteye birlikte geldik. Aynı üniversite aynı bölüm veee aynı zamanda şuan aynı odadayız. Cam kenarımda yaşamını sürdürmekte odada J hee bıkmadın mı diyorsanız kaç senedir birliktesiniz diye öyle bir soru sormanız bile hata olur. İyi, tatlı, güzel,  acı, ekşi anılarımız oldu. Yemek yeme konusunda ki boşboğazlığımız da aynı J  en yakın arkadaşlarımdan biridir. doğum günü bugün yani 2 şubat…
Bebeğimmmmm canmmmm bitanemmm (sevgilim kıskanmasın litfen ) iiyiki doğdun iiyiyki varsın. İyiki gelmişsin okula sonunculukla olsada J sonradan lisede bölüm ikincisi oldu onu da söylemek isterim. Şuanda dersleri en iyi olan arkadaşımızdır. Sınavlarda hep arkasında oturuyorum fırsat olursa kopya çekmeye çalışıyorum ama pekde fırsat olmuyor.
Hediyende aklımda bebeğim. Ancak İzmir e gitmek nasip olmadığı için daha alamadım. Geçen seneki  unutkanlığım için de tekrar özür dilerim biliyosun o dönemde atandım o sevinçle unutmuşum L 
Bu yıl umarım senin için olan en hayırlısı olan şehre atanırsın bebeğim J  sonraaa beyaz atlı prensin  atını alsın gelsin senin yanına zahmet olacak ama bu yıl ki yeni yaşında bunun da olmasını istiyorum.  Bu yıl bir de araba alsan ne iyi olur yaa çok mu şey diliyorum senin adına bilmiyorum ama neden olmasın bir siyah araba J  profesyonel bir fotoğraf makinesi de alırsın inş. pahalı değil aslında sen istesen şuan bile alırsın bunu ama sadece atanmayı bekliyorsun biliyorum J bebeğim yaa çok da dileyeceğim bir şey yokmuş senin hayatında neredeyse her şey yerli yerindeymiş bunu fark ettim ne güzel değil mi J
Kısa yazmak istemiyorum uzun uzun anlatmak istiyorum ama blog yazmaktaki beceriksizliğimi burada da sergiliyorum JFatmanurcum bebeğim kusura bakma biliyosun pek yazamıyorum yoksa anlatılacak çok şey var şimdilik amatörlükteyim biliyosun.
Kısacası bebeğimmm İYİKİ DOĞDUN İYİKİ VARSIN ÖPÜYORUM ÇOK SENİ. GÖRÜŞMEK ÜZERE ÇANAKKALEDE.  DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN … NİCE SAĞLIKLı,  MUTLU, HUZURLU YAŞLARA HEPBERABER İNŞALLAH…
not: lise dönemimizden senle çekilen bir fotoğrafı tercih ettim bebeğim umarım beğenirsin :)