14 Eylül 2012 Cuma

15 yıl sonrası :)

Uzun zamandır yazmıyorum diye başlıyorum yine cümleme klasikleştiği için bozmakta istemiyorum,  hep karamsarım bu aralar ne yapmak istediğime karar veremiyorum bende dedim ki gülfer 15 yıl sonra kendini nerede görmek istiyorsun sen ondan haber ver bakalım dedim ve başladım yazmaya  neyse ki buna karar vermişim çok şükür allahıma :))
15 yıl sonra yani 35 yaşıma girdiğim zaman...
bir pazar sabahı uyanıyorum yanımda sevgilim ayy pardon o zamana evlenirim yahu :) cümlemi değiştiriyorum yanımda eşim.. hatta uyanmıyorum çoçuğum saolsun alarm gibi bir çoçuk uyanmış sabah ( kahvaltıyıda hazırlamış desem çok abartmış olurum sanırım ) gelmiş aramıza açıktım diye ağlanıyo, çoçuğumda 6 yaşında olsun o yaşta sevimli ve muzur olurlar o halleri benim hoşuma gidiyor. gelmiş uyanında uyanın diye söleniyo biricik oğlumuzu kırarmıyız uyanıyoruz bizde. Aşkımda masmavi gözleriyle bana bakıp günaydın diyo bende ona gülümsememle cevap veriyorum. Kalkıyoruz hepberabercenek kahvaltı hazırlamaya, hazırlıyoruz ve yapıyoruz işte kahvaltımızı flan flan... sonra yine hepberaber yürüyüşe çıkıyoruz sabah yürüyüşü hem birlikte vakit geçiriyoruz. eve geliyoruz öğle yemeği hazırlıyorum oğluma ve babasına.  babası arada yardıma gelio. sonra öğle yemeği yeniyor ardından kipa  5M ye  flan gidiyoruz alışveriş yapmak için. oradan park a oğluşum parka gitmeyi seviyorda. hee buarada 7,5 aylık hamile olduğumu söyledim mi sanırım unuttum onuda söliim cinsiyetini tahmin etmek zor olmasa gerek ki bir oğluşum olduğuna göre sıradaki kız :)) parktan sonra eve geliyoruz. eşim alışverişten aldıklarımızı mutfağa yerleştiriyor oğluşumla bizde uzanıyoruz yorulduk biz beya :))   hatta biraz uyuyoruz. kalktığımızda ne görelim kocacığım akşam yemeğini hazır etmek üzere, ben nasıl mutlu oluyorum , hatta gerisini ben yapayım diyorum yok yok sen yorulma diyor ne güzelmiş dedim hayat yahu :))
akşam yemeğimizi yiyoruz, oradan hoop bahçeye. bahçemizde çok güzel amaaa her yeri kendim ektim böyle bir sürü çiçekler yeşillikler flan. çok hoş bir bahçemiz var oradada akşam çayımızı içiyoruz. oğluşumla biz süt içiyor tabisi. güzel güzel tatlı tatlı sohbet ediyoruz. oğluşum uyuya kalıyo babası onu alıyor içeri odasına bırakıyor. bizde biraz muhabbet ettikten sonra yatıyoruz ee malum sabah iş başı. ben tabi hamile olduğum için komutada çalışıyorum. buradan anlaşılan ben bu 112 yi bırakmayacağım. ama afet yönetimini bitirdim kullanmadım ama daha. ayrıca paramedikte oldum hee att likten yükseldim. 8-5 çalışıyorum konutada . aşkım işe bırakıyo böyle işten alıyo rahatım iyi çok şükür:)  buarada sevgilimde kendi işini ofisini kurdu ama geniş bir sektörde çalışıyor beyefendi tam ne ofisi bende bilmiyorum:) seviyor ama işini mutlu yani işinde zaten çok parada gözümüz yok bizim. şimdilik aklıma gelenler bunlar ayrıca saatte geç oldu yavaştan yatayım uyuyup buyumem ve hayallerimin geleceği günü beklemem lazım artık sanırım :))
iii uykular ...
yine bir garibim bu aralar, yine her  şey çok sıkıcı.
açık öğretim okuyacağım bu sene neden okuyacağım bilmiyorum ?!
kpss den tercih yapmayacağım ama sınava gireceğim ?!
dgs için para yatırdım sınav yerleri belli olunca girmekten vazgeçtim?!
ambulansı yavaş yavaş kullanmaya başladım ama ben kendimi paramedik olarak geliştirmek istiyorum ?!
çandarlıyı seviyorum ama aynı zamanda gitmek istiyorum ?!
7 gün nöbetim yoktu ama eve gitmedim ?! benki evini hasretle giden insan ?!
ne yapacağım bilmiyorum ama bir an önce yeni kararlar almam lazım hayatımla alakalı... ve bu kararların kimseyi üzmemesi , incitmemesi gerekli sanırım bu kararları almak işte bu yüzden bu kadar zor :((


13 Temmuz 2012 Cuma

Bir Kep Hikayesi

Mezunum ben meezun mezunum ben meezun J evet başlıktanda anlasıldığı gibi okulu bitirdim, aldım diplomamı attım KEPimiiii hay ellerim kırılaydı da atmayaydım o KEPiii ah kafama taş düşseydi taşla uğraşırken diğerleri atsaydı ben atmasaydım o KEPiiiii!!! neden mi anlatayım sizede. 21 haziran büyük gün artık mezuniyetimizin resmi çekilecek bu tarihte J ailelerimiz gelecek tebrik edecekler falan hatta çalışmıyor olsam para vereceklerdi lisede de öyle olmuştu da J sabah erken kalkıp provaya gittik. 1 saat provanın ardından koştura koştura kuaföre. Kuaförde saçlarımız yapıldı ve keplerimiz sabitlendi kafamıza. Sonra ben kendi başıma koştur koştur fotoğrafçıya. Fotoğrafçıdan sonrada Süleyman Demirel konferas soluna ailemin yanına gittim. Yorulduuuum daha dün İzmir den geldim dinlenemedim şimdide yoruldum ama olsun mezuniyetim bu benim yahu tatlı yorgunluk bunlar. Daha sonra salona geçtik işte birincilere plaketler verildi falaaaan bu kısmı atlamak istiyorum ben okulu zor bitirdim yahu ne birincisi ne ikincisi J daha sonra attık kepimizi havayaaaa bul bulabilirsen sonra kepten ne haber nede başka bişey. Şöle bakıntım etrafıma başkasının kepini alayım bari ama yok ayaklarımın altındada yok. Nese arkadaşlar öpmeye başladı hayırlı olsun hayırlı olsun falan da benim kepim yok yaaa bulamıyorum. Her tebrik edene kepimden bahsettim sonra birkaç hocaya söledim ama fayda yok neseee bizimkilerin yanına gittim. Sonra birlikte çıktık salondan. Gezdik karnımızı doyurduk. Sonra saat 5 te yaklaşırken dedim artık okula gideyim yoksa okul kapanacak dedim yahu. Koştur koştur okula gittim yeni bir KEP almaya. Sekreter dedi ki müdüre sormam gerek. İi peki dedim beklemeye başladım. Ne gelen var ne giden okul kapanacak neseki geldi en sonunda ve bana dediki  50 lira vermen gerek,  bize zimmetli sonuçta eğer kaybolursa başımız ağrır dedi.  Ne kepmiş allahım  ya adamın başı ağrıyacakmış bir kepten lafa bak. Duyda inanma. Neyse dedim Gülfer tüm sükunetini koru sen uyma şeytana. Dedim ki  yeni bir kep alsam yanındada cübbe zaten 30 lira biliyorsunuz da bir kep mi 50 lira olması şaşırtıcı dedim. Ben sadece kep almak istiyorum akşama stadyumda tören var sabaha da getireceğim dedim.  O zaman kimliğini dedi. Kimliğimi nasıl bırakayım yaa dediysemde içimden tamam kimliğimi bırakayım dedim. Aldım ödünç kepimi koştur koştur yurta gittim. Bizimkiler geceye kalamayacaktı onları uğurladım eve gidecek eşyalarımı yolladım. Çıktım odama dinlendim dinlenemedim kızlarla stadyuma gittik 2. Törenimiz için.  Orada geçiş töreni flan flan derken kep atılacak derkeeeen atmadım kepimi. Atarsam bulamasam kimliğimi vermeyecek adam ne atcam be. İyi yapmışım valla iyiki atmadım kalabalık olduğumuz için birkaç arkadaşımız bulamadı kepini. Oyy oy yorulduk yaa daha kalan eşyalarımı valizime toplayacağım ee malum yarın İzmir e dönüş var. nese yurtta topladım uyuduk geç uyandık ben kahvaltısız çıktım yine yollara. Koştura koştura fotoğrafçıya dün çektiğimiz fotolardan hangisi çıkacak diye sölemeye yaklaşık yarım saat bekledim ve 15 dakika da karar verme aşaması derken az kaldı okula geç kalacaktım. Okula gittim gitmesinede kimliğimi alan adam yok. Bekledim bekledim yok. Saat 12 yi geçti 2 saat sonra otobüsüm kalkacak kardeşim. Güvenliğe sordum öğleden sonra gelecek dedi. Bende yazaneye ayırttığım bileti almaya gittim. Aldım biletimi. Yurt a gittim kankiciğimle vedalaşmaya gidecek kız beni bekliyo. Nese vedalaştık flan gitti baharcığım. Eşyalarımın son hazrlılarını yaparken sen kep gelsin aklıma. Sonra ben onu bulamayayım baharı aradım ondaymış. Kız otobüse bindi mecburen indi yaa L sonra ben koştur koştur ödünç kepimi almaya bahardan. Sonra koştur koştur yurta. Eşyalarımı yazaneye taşımaya. Sonra koştur koştur kimliğim almaya. Adam yine yok yaa biraz daha bekledim neyseki geldi aldım kimliğimi. Sonrada koştur koştur otobüse. Neseki otobüsümü kaçırmadım hatta 20 dakika önce gittim olay yerine J mezun oldum artık. Mezuniyet belgemide yolladım müdürlüğe. Bu kadar koşuşturmadan sonra sanırım hak ettim bazı şeyleri :)

6 Temmuz 2012 Cuma

.............

Hayat işte ya bazılarına ilk olarak varı gösteriyor sonra yokluğu gösteriyor. Bazılarına tam tersi. Bazılarına sadece yokluğu bazılarına da sadece varlığı. Ama herkes yaptığını yaşıyor bu dünyada. Yani ne ekiyorsa onu yiyor J birinin hakkını mı yiyor onunda hakkı bir şekilde yeniyor, uyanıklık mı yapıyor daha uyanığı geliyor ona uyanıklık yapıyor. Arkasından konuştuğun kadar da seni konuşuyorlar ayrıca. Yaptığın hırsızlık kadar ceza çekiyorsun cezaevinde J  cümle kurabildiğin sürece saygı görüyorsun. Hizmet verebildiğin süreç boyunca para kazanıyorsun ülkenden. Kıyafetin üzerinde taşıyabildiğin kadar pahalı. Üzdüğün kadar üzülüyorsun. Sevdiğin kadar seviliyorsun (burada insan sevgisinden bahsediyorum aşktan değil) . Markanın pek önemi kalmadı temiz değilsen eğer. Makyajın altındaki daha önemli artık. Her filmim sonu vardır önemli olan mutlu son olması.

ÇANAKKALE vazGEÇİLMEZ

Çanakkale çanakaleeeeeee. Benim en güzel yıllarm burada geçti. Evet  evet biliyorum daha çok gencim ama 20 yıllık hayatımdaki en güzel iki yıl işte anladınız siz onu J  Çanakkale’ de büyüdüm, Çanakkale’de ağladım, burada güldüm,  burada yaşadım her şeyin ilkini diye başlamak istemiyorum klasikleşen cümlelerle ama seviyorum işte memleketimi yaa. İki yıl çok kısa geldi bana.( normalde ben yeniceliyim yani merkezde oturmuyoruz ama üniveriste için annemi babamı yenicede bırakıp üniversite okumaya merkeze geldim ) Bu son günlerimizde  gezmediğimiz, gitmediğimiz mekan, yer kalmadı. İleride geriye baktığımızda onu yapamadık bunu yapamadık diye içimizde kalmasın istiyor sevgili arkadaşlarım ve bende elimden geldiğince onlara uymaya çalışıyorum J  Fatmanur ‘un ayarlanır gider demesini, sabah Bahar’ın ilk kalkıp okul için hemen hazırlanıp bizimde elimizi ayağımıza karıştırdığı günleri, melikenin her sabah makyajı için bizi bekletmesini bile özleyeceğim J Tuğba ile Kübra’nın her gece dışarı çıkalım diye tutturmaları , yüzme dersindeki maceralarımız ve fitness solunundan çıktıktan sonra yediğimiz yemekler aldığımız kilolar, oyy oy hepsini özleyeceğim yahu.  İki yıl daha olsa yine yetmezdi bize ama o kadar neşeli, dolu dolu arkadaşlıklarım varki bize bir ömür yetmezdi. Çanakkale küçük şehir diyenlere inat her yerde eğlenirdik. Alışveriş merkezi yokmuş Çanakkale’ hıh olmassa olmasın biz onu öylede seviyoruz arkadaşım. Okulumuz kampus de değil bizim ama kordona 5 dakika uzaklıkta diye kandırdık birbirimizi. Ayrıca kampüse gitmek için her sabah ders e yarım saat kala çıkıp ç8 i bekleyip gitmektense okula 10 kala çıkmak bize daha çazip gelio bunuda belitmek isterim J tmm ama çok ısrar etseydiniz kampüse de hayır demezdik canııım .  hareket vakti gelince bu şehirden sanırım ağlayacağım.İzmirde olacağım çanakkaleden sonra. Kurulu bir düzenim var artık orada. İşimle alakalı ilkleri burada öğrendim ben seviyorum burasınıda İzmir içinde ayrı bir blog yazacapım zatennnnn Jama  çanakkaleye döneceğim tekrardan biliyorum emeklilik olacak ama sanırım... deyip çanakkalenin ellerinden öpüyorum :)

23 Mart 2012 Cuma

öylesine

Offff çok canım sıkılıyor. Yapacak çok şey var aynı zamanda da yapacak hiç bir şey yok. Öyle garibim anlayacağınız ki ayrıca gribim. Ben mi kafamı çok şeye yoruyorum veya insanlara derdimi mi anlatamıyorum veya veya onu da bilmiyorum işte. Bazen küçük ayrıntılar insanı yorar ya işte bu aralar öyleyim. Vizelerim başlayacak bir hafta sonra. 1 nisanda da öss sınavım var. Sınavların yoğunluğundan şimdiden yoruldum.  Oysa daha başlamadılar. Buarada annemle babamıda özledim bunuda geçmek istemedim söylemeden. Anlayacağınız öylesine bir yazayım dedim ben yaşıyorum hala onu haber vereyim dedim….

18 Mart 2012 Pazar

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
                                       ...
                                                   MEHMET AKİF ERSOY
                                                              
Böyle bir kahramanlık, böyle bir mucize zafer en iyi böyle bir şiirle anlatılırdı. Mehmet Akif Ersoy, kahraman Türk Milletinin o dönemlerdeki hislerine tercüman olarak, bu hisleri gelecek nesillere aynı duygularla aktarmayı mükemmel bir şekilde başarmıştır. Bugün tekrar Çanakkale Zaferi ni kutluyoruz, Kahraman Şehitlerimizi,Gazilerimizi ve Vatan Şairimiz Mehmet Akif ERSOY u saygıyla anıyoruz.

17 Mart 2012 Cumartesi

Teşekkürler :)

 Melenkolik damlalar beni bir yazısında mimlemiş ilk olarak ona buradan teşekkür etmek istiyorum. ve uzun zamanıdr yazamıyorumdum yazmama vesile olduğu için tekrar teşekkür ediyorum :) Daha sonrada yazıma geçmek istiyorum...

1) Kendini seviyor musun ?


          Evet seviyorum kendimi ben yaa. Neden sevmeyeyim ki. Benimde her insan gibi hatalarım, pişmanlıklarım, saçma düşüncelerim olsa da seviyorum işte hem kendini sevmeyen başkalarını nasıl sevsinJ
2)Yapmaktan hoşlandığın şeyler nelerdir ?
         Nelerden hoşlanırımmmm; insanlara yararlı olmaktan hoşlanırım. Ertesi gün için kendime kattıklarımdan hoşlanırım. Mesleğimde başarılı olmaktan hoşlanırım. İnsanlara güzel gözükmekten hoşlanırım.  Yaa işte başka ülkeler görmektende çok hoşlanırım diyeceğim ama türkiyeden başka ülkeye açılamadım henüz şimdilik J
3)Hedeflerin nelerdir ?
       Yaa bazen acaba çok mu şey istiyorum diyorum ama hedefimi kısacaçık yazayım. Suan 112 de çalışıyorum ve ilerde 112 de çalışacak insanlar yani paremedikler yetiştirmek istiyorum. Kısacası bu sene mezun oluyorum  temmuzda dgs ye gireceğim. Kazanırsam çanakkale acil yardım ve afet yönetimi okuyacağım daha 2 yıl. Sonra linans  mezunu olmuş olacağım. Sonra 1 yıl formasyon. Sonrada milli eğitim müdürlüğüne geçiş oda kurumlar arası geçiş sınavı ile olacak. Sağlık bakanlığındaaaan milli eğitime sonrada oradan türkiyenin bir bölgesine öğretmen olacağım sağlık meslek lisesine işte bu da benim hedefim. Sonrada sevgilime eş çoçuklarıma anne olacağım J
4)Kendini bir cümle ile anlatabilir misin ?
       sempatik :)
5) Nefret ettiğin şeyler nelerdir ?
     Sevgilimin bana haksız yere kızmasından nefret ediyorum. Sonra özür dilememesin den de daha çok nefret ediyorum. Sonra bencil insanlardan, kendini beğenmişlerden, benmerkezcilerden, sınavda 100 alan öğrenciden de nefret ediyorum. Sonra incecik çok yiyorum ama bir türlü kilo almıyorum diyen kızlara da var bir öfkem haberleri olsun J Şimdi sevgilime mesaj attım ve bana hemen mesaj atmamasından da nefret ediyomuşum şimdi fark ettim J Korku filmlerini de sevmiommm nefret ettiklerimi anlatacaktım pardon ama sadece araya bunu sıkıştırmak istedim J Sabah dersin ve stajın 8 de olmasından da nefret ediyorum.  Farmakolojiden de nefret edeceğim yakında. Otobüs yolculuğundan da nefret ediyorum .
6) Favori şarkıların, filmlerin, kitapların nelerdir ?
        Yaaa şimdi ruh halime göre değişir. Duygusal anımda slow dinlerim. Canım oyun havası da dinlemek ister bazen J bazen rap dinlerim.  Bazen tasavvuf dinlerim. Yani ruh halim nasıl olursa öle çok ayırmam şarkı konusunda insanları J Filmler için ise daha önce de demiştim beni ağlatsın biraz güldürsün benim için en iyi film o film. Yukarı bak, incir reçeli, beni unutma  bu aralar favorilerim. Kitap konusuna gelince şuan küçük şeyler 1 i okuyorum. Alacakaranlık serisi benim uzun zamandır favorim.
 7)İlham aldığın kişiler kimlerdir?
    Fikrine danıştığım insanlar tabikide var ama anlamadım ben bu soruyu yaaa :) ilham aldığım yok benim.
8) Death Note'u sen bulsaydın ne yapardın ?
    Ne o inanın hiç bilmiyorum. Bişeyde demek istemiyorum sonradan gülmeyeyim diye kendime :)

23 Şubat 2012 Perşembe

ödev :)

Artık okullar başladı ve bende yoğun bir tempoyla okula başladım.Bu dönem stajımız da var iş, okul staj ve çeşitli katıldığım ve katılacağım sosyal etkinliklerle bu yılıda tamamlayacağım inşallah. Şimdi ise bilgisayar öğretmenimin bana verdiği ödevi burada yapmaya karar verdim hem uzun zamandır blog yazmıyorum dedim hemde ödev aradan çıkar dedim umarım iyi yapmışımdır :) Bu blogumda size yaşadığım yerden bahsetek istiyorum. Şuan her ne kadar Çanakkale'de yaşasam da ben size köyümü anlatacağım. burası Çanakkale'ye bağlı küçük bir köy.93 harbi olarak bilinen 1886 yılında Osmanlı-Rusya savaşından sonra Bulgaristandan göç etmiş dedelerimizin dedeleri. Babannem, anneannem ve genellikle yaşlı kesim hala göçmeden önce kullandıkları dili kullanıyorlar.Tabikii türkçeyide biliyorlar bunuda söylemeden geçeçeğim.Bende her ne kadar bulgarcaya dilim dönmesede konuşulan ortamda canım sıkılmaz, anlarım konuşulanları. Resmi kurum olarak okulu, camisi ve birde sağlık ocağı bulunmaktadır. Okulda sekiz yıllık bir eğitim verilmektedir ve öğretmen olarak kadrosu tam şimdilik.Camimizde iki hoca bulunmaktadır. Sağlık ocağındada bir ebemiz bulunmaktadır. Ekonomik olarak temel geçim kaynağı tarım ve haynavcılık. internetten öğrendiğim kadarıyla günlük 7-8 ton süt üretimi yapılmaktaymış.Burada hava şarkları hakikaten zor. Musluk sularının donduğunu, yolların kapandığını bizzat kendim bilirim. Genç kesimin hepsi okumakta ve okuyanlarında çoğu başarılıdır. Eğitime çok önem verilir herkes çoçuğu ile özel olarak ilgilenir.Her yıl mayısın ilk haftası köy hayırı yapılır. Bu köy hayırına çevre köylerden de gelirler ve hep beraber yemek yeriz.

Köyümüzün otobüsünden bahsetmemek olmasss :) lise haliyle bulunmadığı için çevre ilçelere taşımalı eğitim şeklinde öğrenciler taşınıyor. otobüsün markası safir söylemek istedim bunuda :)
Düğünlerde kına gecelerinde dallı denilen kıyafetler giyilmektedir. Bu dallılar insan elinde işlenmekte ve yaklaşık 2 yılda yapılmaktadır.
Burasıda sağlık ocağımızın arkadan olan bir fotosu. Buarada köy otobüsümüzde köy meydanında buradan da gözüktüğü gibi :)
köyümüze özgü bir yemektende bahsetmeden geçemeyeceğim. Kaçamaktır adı yemeğin. Pekmezle güzel bir tad olur gerçekten. Uzun uzun tarifini yazmak isterdim ama tam olarak bende bimiyorum inanın :)

umarım beğenirsiniz yazımı..
 saygılarımla..

18 Şubat 2012 Cumartesi

sevgililer günü :)



Sevgililer günü ayın on üçüne kadar bana göre saçmaydı.Ama artık…
 Hikayeyi biliyorsunuzdur  eski Romaya kadar uzanıyor bu hikayenim başlangıcı. Eski romada 14 şubat tatil olurdu ve 15 şubatta Lupercalia Bayramın başlangıcıydı. Lupercalia bayramının arife gününde Romalı genç kızlar isimlerini yazıp bir kovanoza atarlardı. Ve Romalı gençlerde bu kavanozun içinden bir kağıt seçerler, hangi kızın ismi yazarsa o kızla bayram boyunca birlikte olurlardı. Daha sonra birbirine uygun olduğunu hisseden gençler bayram sonrasında münasebetlerini sürdürürler ve evliliğe kadar gider bu süreç.
O dönemde İmparator 2. Claudius kendi katı kurallarına göre ülkeyi yöneten bir hükümdarmış. En büyük sorunu da orduda asker bulamamaktır. İmparatora göre bunun sebebi gençlerin evini, ailelerini bırakmak istememeleriydi ve bu yüzden tüm evlilik ve nişanları kaldırdı. Ama orada buluna peder gizli gizli insanları evlendirdi. Bunu duyan imparator da dönemin pederini öldürdü.( öldürülme tarihi günümüzde 14 şubat a denk geliyordu )…. Eeee işte hikaye budur. Benim okuduktan sonra ne yani dedim şimdi bu mudur olay. Hatta ben bu hikayeyi bilmediğim zamanlarda ekonomiye can vermek adına yapılan bir etkinlik zannederdim sevgililer gününü. Geçen sene sevgilimle birlikte zaman geçiremedim işimden dolayı. Bu sene her şeyi ayarladık benim ısrarımlaJ Ama sevgililer günün benim için anlamı yok, hikaye beni sarmadı ekonomiye de can vermeyeceğim dedim  ya hediye de almadım sevgilime. ( sonradan telefi ettim neyseki ). Ama merakta ediyorum sevgilim bana hediye aldımııı almadımııı sonuçta geçen sene aldık birbirimize hediye. Önceki günler sordum aldın mı almadın mı bak hediye aldıysan bende alacağım dedim almadım dedi uyuttu beni. Meğerse biricik sevgilim bana her ne kadar tek taş pırlanta beklesem de onu almamış olsa da benim için o kadar manevi değeri olan bir hediye almış ( hediyeyi söylemeyeyim nazar değdirmek istemem hediyeciğime ).  Bu arada kırmızı bir gül almayı da ihmal etmemiş aşkım benim. Daha sonra deniz kenarı,  güller , şarap bardağı  içinde kola, karamelli pasta ve en sonunda yağmur J yani anlayacağınız bu sevgililer gününü çok beğendim tekrar tekrar aşık oldum sevgilime.  Hediye almadığım için kendime kızdım ama neyseki telafi etmeme izin verdi aşkım J  yani diyeceğim şu ki artık benim için de sevgililer günü önemli ama benim için hep sevgililer günü J

5 Şubat 2012 Pazar

Filmlere Kısa Bir Bakış


Korku filmi sevmiyorum ben arkadaş. İzlemek istemiyorum gerilim filmlerini. Hele gece izlersem yüzde bir milyon rüyama girer o film örnekleri var ciddiyim. Ben gülmeyi seviyorum, komediyi seviyorum bide ağlamayı seviyorum tabiki. Ya ağlayacaksın bir filmde ya da güleceksin arkadaş. Gerim gerim gerilmeyeceksin.  Korkmayacaksın, rüyanda savaşmayacaksın, zarar veremeyecekler sana.  Buradan bahar ( kankiciğime  ) ‘ a sesleniyorum izlettirme bana korku filmi  kabul et beni böyle.  Açalım ramantik komedimizi bakalım keyfimize arkadaşım J  olamıyorum ben senin gibi korkuyorum anla beni J  ağlamayı da seviyorum, rahatladığımı hissediyorum.  Sanki ağlayınca  ders almış gibi hissediyorum kendimi veya öyle bir hisse kapılıyorum. Bana bir ders verdi gibi hissettiriyor kendileri bana. Zaten ağlamayı severim o yüzden de olsa gerek ki  ağlayınca seviyorum o filmi J korku filmlerini geçici hafızama alıyorum sanırım ki bir çoğunu hemen unutuyorum kusura bakmasınlar lütfen .Animasyon da açıkçası pek yaşıma uygun değil ama hiç izlemem de demiyorum J  Çok uzattım biliyorum okumaktan yorulmayın diye kısa kesiyorum J  
Saygılarımla…

4 Şubat 2012 Cumartesi

Gezmek Tozlanmak İstiyorum

Yorgunum ben ya. Tatil istiyorum. Ayın 11 de son sınavımı verdikten sonra İzmir e geldim nöbet tutmaya başladım ve hala tutuyorum. Yarında nöbetim var,  ertesi günde. Bu ay ayın 10 da gidiyorum artım Çanakkaleme.11 de ehliyet sınavım var ve ona hazırlanıyorum şu günlerde. Ve bu ay nöbetlerimi de bitiriyorum hayırlısıyla. Bir aksilik olmazsa mart a kadar da gelmeyeceğim İzmir e . Ama tatilim yine yok  L Cumartesi Pazar günlerini evde geçirip dinlenmekten bahsetmiyorum bazen insan farklı bir şehir görmek farklı yerlerde gezmek kafasını dinlemek ister yaa işte benim ona ihtiyacım var. Nette de takılmak istemiyorum, televizyonda izlemek istemiyorum. Gazetelerden takip etmek istiyorum gündemi.  Sabah uyanacağımı bilmek istemiyorum saat 12 ye kadar uyumak istiyorum.  Aklımı bir şeylerin kurcalamasını da istemiyorum. Kitap okumayı ihmal etmeyeyim istiyorum.  Bu aralar evrene pozitif mesaj yollayamıyorum bu durumdan çok şikayetçiyim ayrıca. Normalde çok pozitif bir insanım sıkıntılarım olsa da bunu karşımda ki insanlara yansıtmamayı severim. Sıkıntılarımı değil başımdan geçen komik olayları paylaşmayı severim ben, gezdiğim gördüğüm ,eğlendiğim yerleri anlatırım ama bu günlerde bir sıkıntı aldı beni bakalım nereye götürecek. Sanki her  sene soluğu farklı ilde alıyodun  diyoysanız önceden buna ihtiyaç duymuyordum cevabını vereceğim size.  Ben tatil planları yapmaya devam edeyim hayal kurmayı da sevenlerdenim ben nede olsa . Yazının sonunda yinede her şeye rağmen gülmek istedim J 

2 Şubat 2012 Perşembe

FATMİŞİME


Bugün sevgülü arkadaşımın doğum günüüü ,  bloglarım da ona da yer vermesem ayıp olur dedimmm fatmanur istedi diye değil tamaamen kendi rızam ile yazmaya başladım yazımı :) Fatma nur benim liseden çok yakın arkadaşım. Dört yıl lise dönemini birlikte okuduk. Son sınıfta dershaneye birlikte gittik öss ye birlikte hazırlandık. Ve öss ye aynı okulda hatta aynı sınıfta girdik. O benim çaprazım da kaldı yoksa arkalı önlü oturacaktık öss  sınavda J Daha sonra da üniversiteye birlikte geldik. Aynı üniversite aynı bölüm veee aynı zamanda şuan aynı odadayız. Cam kenarımda yaşamını sürdürmekte odada J hee bıkmadın mı diyorsanız kaç senedir birliktesiniz diye öyle bir soru sormanız bile hata olur. İyi, tatlı, güzel,  acı, ekşi anılarımız oldu. Yemek yeme konusunda ki boşboğazlığımız da aynı J  en yakın arkadaşlarımdan biridir. doğum günü bugün yani 2 şubat…
Bebeğimmmmm canmmmm bitanemmm (sevgilim kıskanmasın litfen ) iiyiki doğdun iiyiyki varsın. İyiki gelmişsin okula sonunculukla olsada J sonradan lisede bölüm ikincisi oldu onu da söylemek isterim. Şuanda dersleri en iyi olan arkadaşımızdır. Sınavlarda hep arkasında oturuyorum fırsat olursa kopya çekmeye çalışıyorum ama pekde fırsat olmuyor.
Hediyende aklımda bebeğim. Ancak İzmir e gitmek nasip olmadığı için daha alamadım. Geçen seneki  unutkanlığım için de tekrar özür dilerim biliyosun o dönemde atandım o sevinçle unutmuşum L 
Bu yıl umarım senin için olan en hayırlısı olan şehre atanırsın bebeğim J  sonraaa beyaz atlı prensin  atını alsın gelsin senin yanına zahmet olacak ama bu yıl ki yeni yaşında bunun da olmasını istiyorum.  Bu yıl bir de araba alsan ne iyi olur yaa çok mu şey diliyorum senin adına bilmiyorum ama neden olmasın bir siyah araba J  profesyonel bir fotoğraf makinesi de alırsın inş. pahalı değil aslında sen istesen şuan bile alırsın bunu ama sadece atanmayı bekliyorsun biliyorum J bebeğim yaa çok da dileyeceğim bir şey yokmuş senin hayatında neredeyse her şey yerli yerindeymiş bunu fark ettim ne güzel değil mi J
Kısa yazmak istemiyorum uzun uzun anlatmak istiyorum ama blog yazmaktaki beceriksizliğimi burada da sergiliyorum JFatmanurcum bebeğim kusura bakma biliyosun pek yazamıyorum yoksa anlatılacak çok şey var şimdilik amatörlükteyim biliyosun.
Kısacası bebeğimmm İYİKİ DOĞDUN İYİKİ VARSIN ÖPÜYORUM ÇOK SENİ. GÖRÜŞMEK ÜZERE ÇANAKKALEDE.  DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN … NİCE SAĞLIKLı,  MUTLU, HUZURLU YAŞLARA HEPBERABER İNŞALLAH…
not: lise dönemimizden senle çekilen bir fotoğrafı tercih ettim bebeğim umarım beğenirsin :)

22 Ocak 2012 Pazar

Balkaymak

O nasıl bir lezzettir Allahım. Hiç bıkmadan yiyebilirim o derece hee J Bal kaymakla tanışmam dün oldu benim. Saat 18.00 sularında yarın ki  sabah kahvaltısı için bal kaymak getirdi eğitmen abimiz Sedat.Dedim bir tadına bakayım bakmamak olmaz şimdi aklımda kalacağına midemde kalsın J Neyse ki tadına bakmama izin de  çıktı. Ekmek aldım biraz tadımlıktı yaa hani doğrusunu söylemek gerekirse zor aldılar elimden J çok beğendim yahu. Kaymak ve bal karışımı özünde ama belli bir süre beklediği için midir bilemedim ama iyi bir karışımdı. Benim zamanımda sanki yoktu da yeni çıkmış bir çikolota tadındaydı. Bu arada sadece ben mi iş arkadaşlarım da çok beğendi. Ertesi gün  kahvaltıya kalamayacağım yaa içimde rahat nasılsa Sedat abiyle de karşılaşmayacağız daha çok yedim hıh J Halit abide beğendi bende yarın erken çıkarım dedi beni gaza getirdi anlayacağınız tüm suç onda yoksa ben bu kadar yemeyecektim balkaymaktan. Ama sabaha da bıraktım hepsini bitirmedik bunu da buradan söylemek istiyorum J İzmir Bergama dan geldi balkaymağımız yoğurtçu eşref amcadan reklamını da yapmak istedim haketti çünkü.  Daha önce ben bu lezzeti neden keşfetmedim, kızdım kendime. Abartmış olduğumu düşünebilirsiniz ama yeseniz öyle demesiniz inanın bana. Eve giderken annemlere de alacağım. Bizimkilerin de bu lezzetle tanışmaları gerek bugüne kadar neden kahvaltımda yoktu diye bir bağıracağım onlara J

20 Ocak 2012 Cuma

Değişik

Evet diye söze başlamasını seviyorum. Nedeni ise nasılsa başladım söze artık bir yolunu bulur bir yerlerden toparlarım gelişme bölümünü, daha sonra sonuç bölümü zaten her türlü yazılır diye. Umarım bu evetle başlama alışkanlığımı yakında bırakırım J fotoğrafı gördüğünüz gibi konuyu az çok anladınız zaten. Yaa hemen söze başlamak istiyorum Türkiye de var mı böyle evler?   Tamam alışık olmadığımız bir tablo ama değişik yani. Oturmak ister miyim dış görünüşüne pek vurulmadım açıkçası içini görmem gerek derim.  Ama oturduğumu varsayarak ele alıyorum konuyu. Bu ev Türkiye de ise tarif etmesi kolay olur diye düşündüm birden. Mimarisi depremde yıkılmışa benziyor arkadaşım mahallede kime sorsan söyler zaten J  dış görünüşü zenginimsi hava veriyor içini döşemek sorun bu evde arkadaş. Ama onu da düşünmüşler merak etmeyin. Okey tasarımlı bir ev hoş olacağı söyleniyor. Onun da resmini koydum. Ne kadar değişik değil mi ?Aklıma gelmezdi benim açıkçası. Ama ben eski düzenden memnunum. Yenilikleri severim ama bu kadar yenilik beni bozar J

17 Ocak 2012 Salı

Kaos

Uzun zamandır blog yazamadım ama üyelerimin yazılarını merakla takip ediyorum bu konuda şüpheniz olmasın sevgili  21 üyem J  bu arada finallerimi bitirdim ve artık okul tatile girdi. Şuan boştayım zannetmeyin benim bir işim var çünküüü.  İşimle uğraşıyorum arada kitap ve  blog okuyorum, ehliyet sınavına hazırlanıyorum ufaktan. İki gündür de arkadaşlarım ev değiştirdi onlara yardım ediyorum, orada takılıyorum. Çanakkale de okuduğum için İzmir de ev tutma gereksiniminde bulunmadım. Hem fazla para hem de  meşakatli  iş arkadaş. Kira ödeyeceksin, su faturası, elektirik faturası, telefon derken internet dedim ki gülfer  boşver sen çanakaleden gel git yap, okulunu bırakma arada arkadaşlarında takılırsın falan dedim ve dediğimi yaptım, okul bitene kadar da bu düzensiz yaşamıma  devam edeceğim. Daha okulun başlamasına  yirmi yedi gün var. Ve ben bu süre zarfında nöbetlerim varken istasyonda nöbetlerim  olmadığında da arkadaşlarda takılacağım.Hani yük olmuyorum  diyorlar sağ olsun  hepsi çok iyi kızlar da işte de yinede arada insan kendini kötü hissediyor .  Yazdan kalma eşyalarım var ( üç aylık yaz süresinde eve çıkmıştım da ) arkadaşımda geçen evi taşırken fark ettim. Birkaç koli ama olsun. Şuan arkadaşımda kalıyorum ben ve kolilerim. Çanakkale de yurtta kalıyorum ve kendime ait bir odam var ama tam olarak bütün eşyalarımda orada değil. Sadece üniversitede giyebileceğimi düşündüğüm kıyafetler işte. Baba ocağın da eşyalarım ve kendime ait bir odam var da işte bölük bölük. Orada burada eşya dolu.  Diyeceğim şu ki bir yere ait olmamak kötü arkadaş.Sırf bazen DÜZEN İSTİYORUM DÜZEN deyip EVLENESİM gelio :)

11 Ocak 2012 Çarşamba

Gergedan

Evet konunun başlığı ilginç. Ama bunu sorduğum üç kişiden ikisi gergedanın ne olduğunu bilmediğini fark ettim. Hatta gergedan için zıplayan bir hayvan dendiğini bile duydum J  tamam başta bende bilmiyordum ama öğrendim tamam mıııı J uçan bir hayvan demedim en azından soranlara  J işte fotoğrafını yukarı koydum  çok sevdiğim on iki üyemden bilmeyen varsa öğretmek amaçlı. Hee bloggeri olmadığı halde blogumu okuyacak 2 arkadaşımın da  ( Fatma nur ve Melike)  öğrenmesi amaçıyla J  ağır, kilolu, hantal, otçul memeli türün adıdır gergedan.  Gündüzleri dinlenerek, geceleri gezerek yaşamlarını sürdürürler. Filden sonra en iri ve cesur hayvandır. Saatte 50 km hızla koşabilirler. Kırmızı rengini pek değil hiç sevmezler, kırmızı renk kıyafet giyerseniz size saldırabilir haberiniz olsun. Bugünkü gergedanların üçü Asya da, ikisi Afrika da yaşamaktadır tür olarak. Türlerini ayıran ise burunlarının üzerindeki boynuzlarıdır. Günümüzdeki en ağır gergedan beş tonmuş. Ayakları üçer parmaklıdır. Kafaları ağır, iri, kulakları geniş ve kuyrukları kısadır. Ayrıca gergedanların boynuzu diğer hayvanlardan farklı olarak kemikten değil de saç kılın da bulunan proteinden oluşmuştur. Bazı Asya ülkelerinde bu boynuzların doğaüstü güçler taşıdığı düşünülürmüş. Yüzyıllardan beri gergedanın boynuzu Çin'li hekimlerce ilaç olarak kullanılmışlar. Çin'li hekimler, toz haline getirdikleri gergedan boynuzunu ateş düşürmek için ya da gribi iyileştirmek için kullanmışlar. Çamur birikintisini çok severler. Geceleri çamur birikintisine girip serinlerler böylece sivrisineklerden de kurtulurlarmış. Aslında özellikleri bakımından duyduğumuz özelliklere sahip bir hayvan. Ama dış görünüşü olarak bilmediğimiz bir konu lütfen kabul edin J

7 Ocak 2012 Cumartesi

HEEY SANA

Kendimi bildim bileli hayatım da olan sayın erkek arkadaşıma…
Neden bu kadar kalın kafalısın neden her şey mükemmel gitsin istiyorsun ki mükemmel olmadım ben hiçbir zaman bunu bilmiyor muşsun gibi davranma bana… Herkes senin gibi mükemmel değil unutma hele ben hiç değilim…
Küçücük şeylerle mutlu olabiliyorsun tıpkı küçük şeylere kızabildiğin gibi…
Sevdin mi tam seviyorsun. Ama kızdın mı da her şeyi dağıtıyorsun hayatımda ki…
Yanımda olunca güldürebiliyorsun beni, senleyken çok eğleniyorum ama sen yokken neden ağlatıyorsun ve üzüyorsun beni?
Sevgin bitti gibi gösterebiliyorsun kendini bazen bana( öyle olmadığını biliyorum) kendini  ama saygın bitmemeli bana hiçbir zaman…
Yemek yapabiliyorsun diye büyüdün zannetme…
Blogumla ilgili yaptığın eleştiriler beni daha çok yazmaya teşvik ediyor bunu da söylemeden geçemeyeceğim…
Babamın penguenleri filmi güzel kötü değil. Ama daha romantik bir film izleyebilirdik, öyle bir film de bulabilirsin o potansiyel var sende…
Bu arada pc de oyun oynamayı bıraktım…
Kıyafetlerime karışmayı bırak bence zamana bırak her şeyi zaten her şey yoluna girecek ama ZAMANLA…







Ben hastayken lütfen dikkat et de beni iyice hasta etme( griptim en son hatta başım da ağrıyordu ama ne yaptın ettin bozdun sinirimi başım daha çok başladı ağrımaya )…

5 Ocak 2012 Perşembe

Bazıları Sosyal Sever

Sevgili oda arkadaşlarım 3 ay öncesinde hocam.com’a başvuru yaptılar. Ve üç ay sonunda kabul edildiler. Sevindiler çünkü  uzun zamandır beklemekteydiler kabul edilecekleri günü. Eh hayırlı olsun dedim mülakattan geçtiniz diye takıldım hatta onlara J aktif olarak kullanmaya başladılar. Bir kaç gün sonra bağımlısı hatta abartmıyorum müptelası oldular. Bilmeyenler için anlatayım hocam.com üniversite öğrencilerinin takıldığı, birine baktığında baktı diye bildirim giden, bir kızın bir sürü erkekle veya bir erkeğin bir sürü kızla yazıştığı, bakıştığı bir sanal ortam. Yani benim anladığım kadarıyla öyle J  erkek başlar bakmaya daha sonra kız bakar sonra erkek sonra kız böyle  bir müddet devam ettikten sonra erkek mesaj atar  ve o gece biraz mesajlaşılır. Bu böyle sürüp gider. Hee bu arada sadece bir kişi ile değil birkaç kişi ile konuşulur. Mesajlaşılırken  de başka birileri ile bakışılır. Arkadaşlarım hocam’a üye olalı 4 gün oldu ve bu sürede bin kişi ile bakışmışlar( abartmıyorum ciddiyim ). Ne diim arkadaşlarım siz memnunsanız benim için sorun yok abazalık da sınır yok biliyosunuz :D 

3 Ocak 2012 Salı

Aşkbulans

Ambulans kolik.  Evet  yıllık da beni tarif eden cümle buydu. Tam bir ambulans hastasıydım. ( hastasıydım dediğim için şuan sevmiyorum anlamı çıkmasın lütfen hala seviyorum mesleğimi ).  Benim için bir markaydı. Severdim işte gitmeyi kimse gitmesin hep ben hep ben gideyim isterdim sevklere. Bıkmazdım, sıkılmazdım, yorulmazdım, usanmazdım. Beni bu meslek için doğurmuş annem zannederdim. ( hala öyle zannediyorum J ) Sevk olacak hasta varsa pansuman odasında takılmam, sevk olacak hastanın peşinde koşar ne yapar eder giderdim işte. Hep koşar koşuşturur hastalarla ilgilenirdim ( tamaaam biraz abartmış olabilirim arada arkadaşlara uyup stajdan kaçtığımız zamanlar da  olmuyor değildi  yalan yok bende J ) .Sadece sevklere gitmeyi değil vakalara çıkmayı da severdim. Ama  staj yaptığım yer küçük bir yer olduğu için çok vaka çıkmazdı. İlk vakaya da büyük sınıflar götürmeyecekti beni ‘daha sonra çıkarsın, daha yeni başladın sen staja’  falan dediler hem aramı büyük sınıflarla bozmak istemiyordum hem de gitmek istiyordum işte vakaya. Merak ediyordum işte orada bulunan atmosferi heyecanı sonuçta benim için ilk olacaktı. Bende geleyim dedim lütfen merak ediyorum dedim kıramadılar sanırım benim gibi tatlı bir kızı tamam gel dediler. Hehe bende gittim işte vakadaydım. ( vakayı anlatıp canınızı sıkmak istemem şimdi ). Oradayım o atmosferin içindeyim. Allahımm seviyorum mesleğimi.

2 Ocak 2012 Pazartesi

İlk final


Finaller başladı. Eh artık başlasın da bitsin evimizi annemizi babamızı özledik yaa. Sınav saat bir deydi. Sabahta biraz okudum konuları ama test olacağı için çokta gerek duymadım her türlü kopya çekilir atılır diye.  Kendi sınıfımıza gittik ilk olarak kızlarla oturacağımız sınav şekli planımızı aldık. Baktık ne gelen var ne giden. Allah Allah dedik yoksa sınav büyük salonda mı olacaktıııı. Of yaa bir bu eksikti. Büyük salona doğru yol aldık kızlarla selamlaştık falan kendimize en uygun yerlere oturduk sonrasın da. Birazda orada çalıştık biraz göz gezdirdik yani. Yanıma en yakın arkadaşımı aldım ya illa dedim kopya çekilir. Hee bide sınav ortak olacakmış diğer sınıflarda gelecek o kalabalıkta kaynar gideriz dedim.  Hoca geldi artık sınıfa arkasından iki hoca daha. Öss de bile iki hoca bulunuyor  hatta hatta  arada biri çıkıyor dışarı J  . Sınav kağıtları dağıtıldı üç hoca eşliğin de. O da nee a’li b’li sınav sistemi. Vay başıma gelenler artık yanımdakinde bakamayacağım. Off kızım tek başınasın kabullen bu gerçeği dedim. Başladım soruları okumaya o kadar uzun ki canım okumak istemedi bana en mantıklı olanları işaretledim kopya için de yeltenmedim vizem yüksek dedim canım sağ olsun dedim sınavımı yaptım çıktım. Sonuç muu daha belli değil sonuçlar ama durum pek iç açıcı değil L daha ilk final ama bu  hocammm L  

1 Ocak 2012 Pazar

Pembe Panter

Yorgundum uykusuzdum sınavım vardı çalışmam gerekiyordu  ama netin başından kalkmayı istemiyor inatla inatla video izliyip haber okuyordum. İki dakika inadımı yenip nete bakmaya karar verdim ( canım laptopum yanımda olmak koşuluyla tabikii ) yatağıma  uzandım.  Dedim ya iki dakika  sadece gözlerimi dinlendirip nete bakmaya devam edecektim. Ahaa o da neydiiii PEMBE PANTER.  Gözlerimi kapattığım an tamam tamam  gözlerimi kapattıktan 15 saniye sonra bana vurduuuu. Tam da suratımın ortasına birden irkildim ne olduğunu anlayamadım..rüyamıydı neydi o.  Çekil git pembe panter ben senle yarışamam. Sen ki incecik görünsende uzun bir boya sahipsin nolur kabul et . uğraşma benle.
Allahımm neden özlediğim insanlardan birilerini görmem de gerçek olmayan hayali bir çizgi film karekteri çıkarırsın benim karşıma. Neden bennn diyesim gelio ama isyan eden kullarından değilim ben bilirsin. Neyse pembe panter trafiğini  atlattım şuan keyfim yerinde iyi durumdayım. Sadece dinlenmeye ihtiyacım var .

ilhamiiii neredesin ?


İlhammm İlhamiii neredesin yaa nolur gel artık. Gülfer kafanı topla hadi  yazabilirsin bir yerden başlamak gerekir sonuçta. Ama olmuyo olmuyo.  Aklıma çarpıcı etkileyici bir konu gelmiyor.  Offf valla deli oldum. Yarın sınavım var çalışmam gerek ama  ben blog açtım ve bir şeyler paylaşmak istiyorum. Yazmak istiyorum.  Düşüncelerimi açmak istiyorum.  Sevgili arkadaşlarım ders çalışmaya başladı blogcum ama ben seni tercih ediyorum her şeye rağmen.ilhamide gelmiyor ama tercihim yine senden yana eee kendin bilirsin ilham gelmessen gelme. Şuan gelsende yüz vermeyeceğim çünkü kızdım sana. Hıh..Neden istediğim zamanlar gelmesin de istemedik beklenmedik anlarda gelirsin. Ne halin varsa gör. Peki peeeki küsme hemen asma suratını şimdilik affediyorum seni ama bir dahaki sefer böyle olmasın.  Evet hala gelmedin ama geleceksin biliyorum sen bensiz yapamasın özlersin beniii J   eh bende seni sever ve özlerim arada gelmeni bekler gözlerinden öperim J